"EFES SELÇUK'TA ANLAMLI BULUŞMA: KURAKLIK TARIMI NASIL ETKİLEYECEK?"

Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü sebebiyle “İklim Krizi ve Kuraklık… Efes Selçuk’ta tarım ve yaşam nasıl etkilenecek?” konulu bir söyleşi düzenlendi.

"EFES SELÇUK'TA ANLAMLI BULUŞMA: KURAKLIK TARIMI NASIL ETKİLEYECEK?"
Editör: Şehri Söz
19 Haziran 2021 - 00:11
Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü sebebiyle “İklim Krizi ve Kuraklık…  Efes Selçuk’ta tarım ve yaşam nasıl etkilenecek?” konulu bir söyleşi düzenlendi.  TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Zerrin Çelik ve TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı E. Helil İnay Kınay’ın konuşmacı olduğu söyleşide Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk, üreticiler, ziraat mühendisleri, CHP İlçe Örgütü,  Efes Selçuk Belediye meclis üyeleri ve vatandaşlar katıldı.
Söyleşi öncesinde bir konuşma yapan Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel, iklim krizi ve kuraklığa bağlı olarak uzun yıllardır bilim insanlarının dünyaya çağrıda bulunduğunu belirterek; “ Sanıyorum ki biz yurttaşlar olarak son yıllarda mevsimlerin karakterindeki değişkenlik ve yağışların azalması ile durumun ciddiyetini fark ettik. İşte bu yüzden doğru bir bilgilendirmeye sahip olmamız gerektiğini düşündük” dedi.
Söyleşinin ilk konuşmacısı olan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı E. Helil İnay Kınay: Efes Tarlası Yaşam Köyü ile ilgili olarak; “Kaybettiklerimizi, değerlerimizi ortaya koymak adına Efes Tarlası Yaşam Köyü çok özel bir çalışma. Gelişerek devam etmesini diliyoruz” dedi.
İKLİM KRİZİ ÇOK YÖNLÜ ELE ALIMALI
İklim krizi ve kuraklığın etkilerinin tarımdan hayvancılığa, sanayiden kentleşmeye kadar birçok alanda yürütülen yanlış politikalarla çok daha yoğun hissedildiğinin altını çizen Kınay; “ Dünyada çölleşme ile ilgili sürece baktığımızda 1990’dan 2015’e kadar Güney Afrika büyüklüğünde bir alanı yani verimli ve kullanılabilir toprağı kaybettik. Ülkemiz açısından durumu değerlendirirsek bizler kentleşme, sanayileşme, tarım ve turizm gibi her türlü faaliyette alanların yanlış kullanıma ilişkin yaşadığımız kayıplarla karşı karşıyayız. Bunun üzerine iklim değişikliği eklendiğinde uzun süreli kuraklıklar, beklenmeyen seller, tarım alanlarının, meraların kaybı gibi ağır sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz.  İklim değişikliğinde temel sorun yönetememek ve planlayamamaktır” dedi.






EKOLOJİYİ EKONOMİYE KURBAN ETMEYELİM
İzmir’in olduğu gibi Efes Selçuk’un da bir tarım ve turizm kenti olarak küresel iklim değişikliğinden etkileneceğini belirten Kınay; “ Bizlerin bireysel çabalarının yanı sıra tarım, turizm, şehirleşme ve sanayi politikalarının kamu yararı kapsamında belirlenmesine; insan için, doğa için, toplum için bu politikaları gerçekleştiren bir mekanizmaya ihtiyacımız var. Bunlar olmadığı sürece iklim krizinin etkilerini çok da ağır süreçlerle yaşayacağız. Ekolojiyi ekonomiye kurban etmeyen bir sistemin doğması yönünde de anayasanın bizlere verdiği sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı çerçevesinde, çevreyi koruyarak, elimizdeki zenginliklere sahip çıkarak, onları büyüterek bir toplumsal yapı oluşturulması için çabaları büyütmek gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla bugün bu söyleşi de bu çabaların bir örneğidir” dedi.
TARIMDA DOĞAL OLANI TALEP ETMELİYİZ
Küresel iklim krizi ve kuraklık karşısında nasıl direnç geliştirileceğini üzerinde duran TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zerrin Çelik Efes Selçuk’un tarımsal potansiyeli sebebiyle iklim krizi ve kuraklık konusunda hareket geçmesinin önemine değinerek; “ Selçuk’un büyük bir tarımsal zenginliği var. Tarım alanlarının % 87 meyve, % 7’si tarla bitkileri, % 3’sebze. Bu rakamlar bize kuraklıkla ilgili yapmamız gereken çok şey olduğunu gösteriyor. Tarım alanlarımızı kaybetmememiz gerekiyor. Gübre kullanımında suyu tutacak ve toprağın yapısına zarar vermeyecek kompost gübrelerin kullanılması çok önemli. Ayrıca Selçuk’ta da sürdürebilir enerji kaynaklarının nerede kurulacağını, tarımı ve çiftçiyi nasıl etkileyeceğini düşünmeliyiz. Artık bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Doğal olanı ve insana zarar vermeyecek olanı hem üretici olarak, hem de tüketici talep etmemiz gerekiyor. Bugün dünyada agroekolojik tarım konusunda önemli uygulamalar var. Yani eskiden dedelerimizin, ninelerimizin kullandığı tarım yöntemlerini bugün iklim değişikliğine karşı dünyada büyük şirketler savunuyor.  Bizim yerelde kendi değişikliğimizi başlatmamız gerekiyor. Çünkü sağlıklı gıda hepimizin hakkı. Pandemi sağlıklı gıdaya ulaşmanın önemini daha çok arttırdı” dedi.
Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde yetişkinlere yönelik düzenlenen ilk söyleşi, katılımcıların iklim krizi ve kuraklıkla ilgili uzmanlara sorduğu sorularla devam etti.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum