Röportaj: Sercan Çetin
Erzurum’un kültürel belleğinde özel bir yeri olan araştırmacı, eğitimci ve yazar Abdurrahman Zeynal’la şehrin turizmini konuştuk. Eleştirilerini sakınmayan Zeynal, “Turizmi geliştirmek istiyorsak önce Erzurum'u anlamalı, sevmeli ve anlatabilmeliyiz,” diyor. Kahvaltıdan rehberliğe, kültürden doğal güzelliklere kadar pek çok başlıkta şehri masaya yatırdık.
Sercan Çetin: Erzurum, zengin tarihi ve doğasıyla öne çıkıyor ama yine de beklenen turizm hareketini yakalayamıyor. Sizce neden?
Abdurrahman Zeynal: Çünkü şehirde turizme dair bütüncül bir hazırlık, bir zihinsel iklim yok. Erzurum’a dışarıdan gelen beş kişilik bir ailenin ne yaşayacağını düşünün: Önce aracını park edecek yer bulamaz. Esnaf nezaketle değil, sokak ağzıyla karşılar, “buraya park etme” der. Oysa eski Erzurum beyefendiliği, misafiri hoş görmek demekti. Bugün bu nezaketin izine zor rastlıyoruz.
S.Ç.: Turistin temel beklentisi nedir sizce?
A.Z.: Sıcak bir karşılama, doğru yönlendirme, şehirle ilgili bir rehberlik... Ama Erzurum’da yerli-yabancı turiste rehberlik edecek kimse yok. Kahvaltı deyince Erzurum akla gelir ama “Erzurum kahvaltısını nerede yaparım?” diye sorunca net bir cevabımız yok. Orijinal Erzurumlu sayısı da azaldı, kültürü sahiplenecek insan kalmadı. Rehber olacak kişi, şehri iyi bilmekle kalmamalı, o bilgiyi sevdirecek dille anlatmalı.
S.Ç.: Peki turistin ilgisini neyle çekebiliriz? Somut önerileriniz var mı?
A.Z.: Elbette. Bir turist Erzurum’a geldiğinde sadece merkezde dolaşıp dönmemeli. Şöyle bir rota düşünün: Tortum Şelalesi’nde doğayı soludu, alabalığını yedi. Göl kenarlarını gezdi. Ardından rotasını Narman’a çevirdi, Peri Bacaları’nı gördü. Orada bir akşam konakladı. Ertesi gün Abdurrahman Gazi’ye çıktı, tabyaları gezdi, şehitliği, Üç Kümbetler’i, Çifte Minareli Medrese’yi, Yakutiye’yi gördü. Tepsi Minare’den Erzurum’u seyretti. Üç gün oldu bile... Hatta dördüncü gün Hınıs Kanyonları’na götürseniz? Turist gezdi, kaldı, yedi, alışveriş yaptı. Herkes kazandı. Ama biz ne yapıyoruz? Erzurum'u bir günde “gezdirip” gönderiyoruz. Bu büyük bir eksiklik.
S.Ç.: Şehrin değerleri neden bu kadar eksik tanıtılıyor sizce?
A.Z.: Çünkü turizmi yönetenler ya kültürü bilmiyor ya da kültürü tanıtmayı dert edinmiyor. İl Kültür Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Borsası gibi kurumlar tek başına yeterli olamaz. Herkesin elini taşın altına koyması lazım. Erzurum’un hem maddi hem manevi değeri çok. Ama bu değerleri gösterecek insanlar, kurumlar ve sürdürülebilir bir vizyon şart.
S.Ç.: Bu kadar çok yazıyorsunuz, anlatıyorsunuz. Yazılarınızın etkisini nasıl görüyorsunuz?
A.Z.: Yazılarım her kesim tarafından okunuyor. Yetkililerden, vatandaşlara kadar geniş bir kitleye ulaşıyor. Ama mesele sadece okumak değil, üzerine düşünmek, tartışmak ve harekete geçmek. Benim amacım bu şehri sevdirmek. Çünkü şehri sevmeden tanıtamazsınız.
S.Ç.: Son olarak gençlere, yerel yönetimlere ve turizmcilere ne önerirsiniz?
A.Z.: Gençler bu şehri tanısın, hikâyelerini öğrensin. Yöneticiler sabah kahvaltısında Erzurum'u pazarlayacak mekânları düşünsün. Turizmciler rehber yetiştirsin, rotalar oluştursun. Turizmde başarı, bir tek hamam göstermekle olmaz. Kültürü anlatmak, yaşatmak ve sevdirerek sunmakla olur.
Yorumlar
Kalan Karakter: