Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı – WorldFood İstanbul, birçok yeni ürün ve en son teknolojileri gıda sektörüne tanıtıyor. Fuar bu yıl, 40 ülkeden 1.400’e yakın katılımcı firmave 3.200 marka ile üçüncü gününde de yoğun ilgi görüyor. Katılımcıların yaklaşık %40’ını uluslararası firmaların oluşturduğu fuarda, Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, İtalya, Fransa, Polonya, Çin, Hindistan, Güney Kore, Tayland, Endonezya, Mısır, Nijerya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Rusya, Gürcistan ve Arnavutluk gibi farklı coğrafyalardan sektör temsilcileri yer alıyor.
70.000’den fazla ziyaretçiyi ağırlaması beklenen fuar hem yerli hem de yabancı gıda profesyonelleri için benzersiz iş birlikleri ve ticaret fırsatları sunmaya devam ediyor.
Gıdanın Dijital Geleceği Sahneye Çıkıyor!
Fuarın üçüncü günü “Geleceğin Kodu: Veriden Tabağa” temasıyla düzenlenen oturumlarda biyoteknolojik hasatlardan hücre temelli gıdalara, veri odaklı üretimden topraksız tarıma uzanan dijital dönüşüm masaya yatırıldı. Endüstriyel Bilim İnsanı Can Kayacılar, “Geleceği Yiyebilir Miyiz? Gıdayı Yeniden Tanımlamak” başlıklı konuşmasında Gandhi’nin “Gelecek, bugün yaptıklarımızın bir sonucudur” sözünden yola çıkarak, iklim değişikliğinin gıdanın geleceğini nasıl şekillendirdiğini anlattı.
Endüstriyel Bilim İnsanı Can Kayacılar, “İşte tam da bu nedenle, gıdayı artık yeniden tanımlamak zorundayız. Çünkü iklim değişikliği ve küresel dönüşümler, sadece üretim biçimlerimizi değil, soframıza gelen her lokmayı da doğrudan etkiliyor. Küçük bir örnek vermek gerekirse; coğrafi bilgi sistemleriyle yapılan analizler, Türkiye’nin Ege kıyılarındaki zeytin üretim alanlarının 2050 yılına kadar %53 oranında elverişsiz hale gelebileceğini öngörüyor. Oysa bu bölge, ülkemizin toplam zeytin üretiminin yaklaşık %80’ini karşılıyor. Bu gerçeklik, iklim değişikliğini dikkate almadan kuracağımız hiçbir gelecek kurgusunun sürdürülebilir olmayacağını açıkça gösteriyor. Üstelik mesele sadece zeytin ya da tek bir ürünle sınırlı değil. Dünyada proteine erişim de her geçen gün daha zor hale geliyor. Önümüzdeki 25 yılın en güçlü talebinin protein olacağı öngörülüyor. Bu tabloyu gören gelişmiş ülkeler, şimdiden bitkisel protein odaklı yol haritalarını hazırlamış durumda.” dedi.
Can Kayacılar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen günün ikinci panelinde, “Yenilebilir Hücreler: Gelecekten Gelen Biyoteknolojik Gıda” teması ele alındı. Panelde Solagron Inc. Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Tezölmez, Konfrut Agri Yönetim Kurulu Üyesi ve Yeni Çiftçi Platformu Kurucusu Emrah İnce, Valentis Biyoteknoloji Inc. CEO’su Orhan Kızılkaya ve Şef ve Fonksiyonel Beslenme Uzmanı Yasin Taze sahnedeydi. Konuşmacılar; biyoteknolojik gıdaların geleceği, hücre bazlı üretim teknikleri, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik açısından sağladığı fırsatlar, yatırım ve regülasyon süreçleri ile tüketici alışkanlıklarının dönüşümü gibi konuları tartışırken Emrah İncedikkat çekici bir tespit yaptı: “Çiftçi, bir yandan vicdanıyla üretim sorumluluğunu yerine getirmeye çalışırken, diğer yandan cüzdanının gerekleriyle mücadele ediyor. Bu koşullar altında ondan sürdürülebilirliği öncelemesini beklemek kolay değil.”
Üçüncü oturumda gerçekleşen ‘Show Mutfağı Atölyeleri ve Şef Sohbetleri’ etkinliklerinde, “Protein Yeniden Tanımlanıyor: Süper Gıdalı Tarifler’’ başlığıyla sahne alan Şef ve Fonksiyonel Beslenme Uzmanı Yasin Taze, katılımcılara sağlıklı beslenmeye dair pratik ipuçları sundu. Taze, proteinin yalnızca geleneksel kaynaklardan değil, süper gıdalar ve alternatif içeriklerle de dengeli şekilde alınabileceğini vurguladı. Katılımcılar, günlük yaşamlarına kolayca adapte edebilecekleri yenilikçi ve besleyici önerilerle mutfaklarına ilham kattılar.
Günün dördüncü oturumunda, Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Sekreteri Dr. Elif Öztürk’ün moderatörlüğünde “Çiftlikten Veriye: Hayvancılıkta Dijital Dönüşüm” konusu tartışıldı. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Agrovech Kurucusu Doç. Dr. Ali Furkan Kamanlı, TETA Teknik Tarım Genel Müdür Yardımcısı Başat Tömek ve Rumeli Hayvancılık İşletme Sahibi Sinan Kolat, hayvancılıkta veri analitiği, otomasyon sistemleri ve dijital teknolojilerin sürdürülebilir üretime katkıları gibi konuları ele aldı.
Beşinci oturumda “Yapay Zekâ ile Sıfırdan Ürün Yaratmak: Mümkün mü?” temasıyla Teknoloji ve Trend Yazarı M. Serdar Kuzuloğlu söz aldı. Kuzuloğlu konuşmasında, yapay zekânın gıda üretiminde yeni bir dönemi başlatabileceğini vurgularken aynı zamanda yemek kültürünün yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda kültürel ve duygusal boyutları olduğuna dikkat çekti: “Bir şeyin mümkün olması, onun cazip olduğu anlamına gelmez. Yemek, insanlık için sadece beslenme değil, kültür, paylaşım ve duygusal bir bağdır.”
2013’te kök hücreden üretilen kültür etini örnek göstererek, bu tarz yiyeceklerin düşük karbon salınımı ve toprak tasarrufu gibi avantajlarının yanı sıra yüksek katkı maddesi içerdiğini söyledi. Yapay zekânın “insanlardan değil, insanlıktan”yararlanarak yükselecek bir araç olduğunun altını çizen Kuzuloğlu, gelecekte tek bir kişinin çalıştırdığı milyar dolarlık gıda şirketlerinin ortaya çıkabileceğini öngördü. Gelecekte yapay zekânın “kişiye özel gıda üretimi”ne geçeceğini söyleyen Kuzuloğlu, “Örneğin, fındığa alerjisi olan biri için özel olarak gofret üretmek mümkün olacak. Bugün bunun arifesindeyiz ve çok yakında bu teknoloji hayatımıza girecek.” ifadelerini kullandı.
Üçüncü günün son oturumunda ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Eşi Sibel Tatar ve Refika’nın Mutfağı’nın Kurucusu, Şef, YouTuber, Yazar ve Tanınmış Kişi Refika Birgül, ‘Kıbrıs Mutfağı'nın Keşfedilmeyi Bekleyen Lezzetleri’ başlığı altında adanın köklü mutfak kültürünü, geleneksel tatlarını ve gün yüzüne çıkmayı bekleyen gastronomik değerlerini ele aldı.
Yorumlar
Kalan Karakter: