Reklam

GELİŞİM VE DEMOKRASİ PARTİSİ BENDE VARIM DEDİ

Son zamanlarda Kamuoyunda sıkça dillendirilen Gelişim ve Demokrasi Partisi (GDP) program taslağı yayınlandı.

GELİŞİM VE DEMOKRASİ PARTİSİ BENDE VARIM DEDİ
Editör: Şehri Söz
26 Ağustos 2020 - 00:51
Son zamanlarda Kamuoyunda sıkça dillendirilen Gelişim ve Demokrasi Partisi (GDP) program taslağı yayınlandı.

 Kuruluş çalışmalarını Siyasetçi Özlem Ağırman'ın yürüttüğü Gelişim ve Demokrasi Partisi tarafından yayımlanan programda ana hedefin halkçı ve toplumsal faydayı gözetip,ülkeyi geleceğe taşıyacak hamleleri gerçekleştirerek, insanca bir düzeni inşa etmek olduğu belirtiliyor.

İşte 16 başlık halinde yayınlanan parti programının taslağı 

Cumhuriyetin, kuruluş ayarlarına dönerek yeniden ivme kazanabiliriz. Türkiye Cumhuriyetinin çatısı, kanun önünde din, ırk, dil ayrımına bakılmaksızın ayrımsız bir vatandaşlığı ve onun eşit haklarını tanımlar. Bundan sapılan her adımda toplumsal barışımız tehlikeye girer, ülkemiz ve devlet güçsüzleşir.

Halkçı ve toplumsal faydayı gözeten program en önemli hedefimizdir.





GDP dini, mezhepsel, etnik köken gözetmeksizin insan odaklı kalkınma,

çağdaşlaşma ve gelişmenin sembolü, bu hedefe ilerlemek için kuruluş değerlerini temel alarak devrimcilik ilkesi ile  gerçekleştirecek  partidir. Milletimizi çağdaş uygarlık seviyesine yükseltmekle, devleti modernleştirmekle, halkın egemenliğini her alanda kurmakla yükümlüdür.

Türkiye’de ekonomik ve sosyal düzenin bozuk olduğu, halkı değil egemenleri

koruduğu artık herkesçe bilinmekte kabul görmektedir. Bu düzen, bundan çıkarı olanların bile artık savunamayacağı duruma gelmiştir.

Halkı bulunduğu durumdan daha mutlu hale getirecek yeni ekonomik, sosyal ve toplumsal yapının nasıl olması gerektiği üzerinde toplumun aydın kesimleri dahil olmak üzere anlaşabilmiş değiller.

Mevcut partiler artık halkın çıkarlarını dikkate alarak, adaletli ve hakkaniyetli bir düzenin nasıl olması gerektiğini oturtamıyorlar. GDP  bunun üzerinde çalışmış ve gerekli çözümleri bulmuştur.

Halkın ihtiyaçları doğrultusunda, ekonomik ve toplumsal kalkınmada altın bir dönem olan cumhuriyetin kuruluşu ile  yapılanlar her zaman referans alınabilecek bilgi ve atılımlar içermektedir. Atatürk’ün derin halk sevgisi, başta köylüler olmak üzere ileri bir ekonomik düzenin doğal ortakları ve kazanıcıları olarak her zaman en önde tutulmuştur.

Gelişim ve Demokrasi Partisi, Türkiye milletine, halkın tüm kesimleri için kalıcı düzen değişikliği ve tam demokrasi,güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin sözünü vermektedir.

GDP, demokrasiyi savunan bütün kesimleri de içine alarak, birleşik halk ruhuyla ülkemizi geleceğe taşıyacak hamleleri gerçekleştirerek, insanca bir düzeni inşa edecektir.

Tarım ve Köye Yönelik Yaklaşımımız



Halkımızın önemli bir kesimi köylerden, kırsal alanlardan gelmektedir. Tarım

ülkemiz için hala büyük potansiyeller içermektedir. Tarım ürünlerinin dört mevsim yetişebileceği uçsuz bucaksız verimli ovalara, topraklara sahibiz. Bu topraklar kullanılmadıkça köylü aç ve yoksul kalacak, yoksul köylüler oldukça da ekonomimiz canlanamayacak, iç pazar yeterince genişleyemeyecek.

Köylünün ve kırsal alanın tüketim gücünü yükseltmek, onu borçlandırarak, kredilerle olmamalı, onu modern tarım üretim yöntemleri ile organize ederek,üreterek varlık sahibi yapmalıyız. Köylünün üretiminin artırılmasını da planlı olarak gerçekleştirmeliyiz ki, ürettiğinin karşılığını alabilsin, ranta aracılara kaptırmadan yaşamının kalitesini artırabilsin.

Köylünün modern tarım makinaları ihtiyacı sanayi ve bilgi toplumu olma hedefimizi de destekleyecektir. Tarım makine alet ve edevatlarında dünyayla yarışan bir üretim kalkışmasına ihtiyaç vardır.

Köy politiklarımıza bağlı olarak çok önemli olan bir başka şey de tarım ve köy veri tabanıdır. Türkiye her santimetre karesi işlenmiş bir tarım veri tabanı ağı ile tarım ve köy politikalarını yönlendirmelidir. Bu veri tabanında, toprak, ürün, insan gücü, tarım aletleri ayrıntılarıyla yer almalıdır.

Tarım ve Köy veritabanı ile Türkiye’nin neresinde hangi ürün ekileceği, hangi tür ihtiyaçlar olduğu, insan ve tarım aletlerinin de geliştirilip yönlendirilmesini sağlayacaktır. Ülkemizde yaygın olarak bulunan küçük ve orta sanayi veya organize sanayi bölgelerinde bulunan işletmeler bir araya getirilerek ihtiyaç olan modern tarım işletmelerinin geliştirilmesini, üretilmesini sağlayabilir.

Buralarda yapılan üretimlerin özellikle Afrika ülkeleri başta olmak üzere, silah satmaktan çok daha kıymetli bir şey, endüstri, tarım makinaları satmak olarak kendini gösterebilir. Tarım ve köy veri tabanı aynı zamanda üretilen ürünlerin yerel ve global piyasalara da sunulması için, depolama, ambalajlanmasını da sağlayacak girişimleri beraberinde getirecektir.

Bu yolla köylünün kalkınması demek, ülkenin kalkınmasına katkı demek anlamına gelecektir. Köylünün güçlenmesi, toplumun aydınlanması, gelişmesinin de önündeki tüm engelleri kaldıracaktır.

Saydığımız hedeflere ulaşmak için en önemli ihtiyaç toprak rejiminin de yeniden adaletli biçimde ele alınmasını önemli kılmaktadır. Milli emlak ve devletin elindeki araziler birleşen, kooperatifleşen veya şirketleşerek modern tarım işletmeleri haline dönüşen köylülere, çok sıkı ve denetlenebilen şartlarda kullanılmalıdır. Ana ilke toprak işleyenin, su kullananın demektir, devlet kurumlarıyla bunun gözeticisi haline gelecektir.

Köylünün kullandığı başta mazot olmak üzere ana girdiler, tarımda kullanılan her tür malzeme için devlet desteği sağlanacak, subvansiyonlar ekonomiye yük olmayacak çözümler bulunarak verilecektir. Tarım ürünlerinin ithalinden derhal vazgeçilerek, gümrük vergisi duvaarları uygulanacakır. Tarım ve hayvancılık ülkemizin var olan büyük arazilerinden, imkanlarından elde edilecektir.

Köylerde tarım ve ziraat mühendisleri, satış ve pazarlama uzmanları da istihdam edilerek bölgesel ve ülkesel ağların kurulması sağlanmalıdır. Köylerde istihdam edilecek olan tarım ve modern işletmeleri geliştirecek görevliler, açılacak okul ve kurslarda hızla uyum eğitimlerinden geçirilecektir.

Eğitim köylünün iş ihtiyacına göre düzenlenecek, sadece teknik bir mevzu olmaktan çıkarılarak, vatandaşlık bilinci ve teknik bilgileri, kültürel bakış açıları ile modern köylü vatandaşlar, eğitilmiş kuşaklar hedeflenecektir.

Tarım ve iş kanunu ele alınacak ve tarım ve kırsalda çalışanlar sosyal hakları yönünde ırgat olmaktan çıkarılarak modern eşit vatandaşlar haline gelecek, sosyal güvenlik modeli tarım işçilerini koruyacak şekilde düzenlenecektir. 

Köylünün, demokrasinin temeli ve ilk adımı olan yerel yönetimlerin de ekseni olan köy ihtiyar heyetleri, köy meclisleri eli ile yönetilmesi sağlanacak, köyler yeniden büyükşehirlere bağlı olmaktan alınarak bölgesel çapta idari birimler oluşturulacaktır.

Köyü uzaktan ve büyükşehirden yönetmenin, onun varlığına büyükşehirden el koymanın mantığı yoktur. Köylü için önemli olacak her şey, onların da karara katılacağı mekanizmalar kurulacak şekilde yeniden düzenlenecektir.

Demokrasi köylerden başlayarak halka ve onun kararlarına dayalı hale getirilirse ve tarımın gücünden güç alan bir ülke haline gelebilirsek Türkiye’nin önündeki tüm engeller hızla kalkacaktır.

Çok yönlü tarım, çoklu kültürel atılımlarla köylerimiz cazibe merkezleri haline gelecek, yaşanabilir hale gelen kırsal alanlar göç alacak, göç vermeyecektir. Şehirlere göç sorunlarının da sorunu kaynaktan çözerek bitirilmesi amaçlanmaktadır.

Önerdiğimiz bu değişikliklerin gerçekleşmesi ile Türkiye’nin toplumsal yapısı güçlenecek, geleceğe güvenle bakacak ekonomik varlıkların oluşmasının önü açılacaktır.

Bağımsız Sanayi Toplum Hedefi



Halkımızı zenginlikle buluşturmak için, köyde modern tarım ne kadar önemli ise, ülkede modern sanayi geliştirilmesi onun kadar önemlidir ve bunlar birbirlerine bağlıdır. Her alanda bağımsızlığımızı sağlamamızın en önemli adımı ekonomik bağımsızlığımızı sağlayacak şekilde modern sanayi ve bilgi toplumuna dönüşmek olacaktır.

Gelişim ve Demokrasi Partisinin, tarım, orman, çevre, köy, doğal kaynaklar sosyal politikalar, dış ticaret, turizm, eğitim politikaları birbirine bağlı ve birbirini besleyen unsurlardır. Bunlardan birinin eksik olduğu durumlarda, güvenli bir devleti toplum oluşturma hedefimiz imkansız olacaktır.

Atatürk “ekonomik zaferlerle taçlanmayan askeri zaferler hüsranla sonuçlanacaktır.” diyerek, kurtuluş savaşından hemen sonra ülkenin top yekün kalkınmasının da hamlelerini başlatmış kurumlarını oluşturmuş ve üreten bir topluma dönüşmek için sanayileşmeyi en önemli bir kaç hedeften birisi saymıştır.

Bugün devletin kontrol ettiği alanlardaki atılımlardan daha çok serbest girişim ve ekonominin büyük sermaye gruplarında toplandığı, para kaynaklarını da kontrol eden rant sermayesinin egemen olduğu bir düzeni, halk lehine, barışçıl biçimde değiştirmenin, dönüştürmenin mücadelesini vereceğiz.

Bunu sağlamanın en önemli adımı adil vergi politikalarıdır. Şu anda vergi ücretlinin ve kısmen üretimin üzerindedir. Vergi gelirlerinin varlığın kaynağında vergilendirecek şekilde ve halkın üzerindeki yükü azaltacak şekilde yeniden ele alacağız.

Halkın tüketim gücünün olmamasının getirdiği, düşük gelirlerle her geçen gün borçlandırıldığı bir model gelecek için büyük tehlikedir. Devletin ve özel sektöründe borçlanma politikaları üretime değil de tüketime yönelik olarak kurgulanması geleceğimizi tehlikeye atmaktadır.

Rant sermayesinin büyük güçlerinin ekonomik yönden Osmanlı kapitülasyonları dönemine benzer bir güç elde ettiği ama farklı argümanlar kullandığı gerçektir.

Bunu kırmanın tek yolu üretime dayalı ve katma değeri yüksek ürünlere üretmeye dayalı ekonomi kurmaktır.

Gelişim ve Demokrasi Partisi, halkın da varlıktan, milli gelirden daha çok pay aldığı bir ekonomik modeli geliştirerek, ekonomik talan düzenini halk lehine değiştirecektir.İnsan emeğinin vahşice sömürüldüğü veya özgürlüğünün, serbest girişimciliğin kısıtlandığı ekonomik ve sanayileşmeyi GDP reddeder.

Amacımız insan emeğinin insan onuruna yakışır şekilde değerlendirileceği bir

süreçtir. Çalışırken sosyal ve örgütlenme hakları kısıtlanmayan bir birey, emekli olduğunda da yaşamını idame ettirecek bir geliri hak etmektedir. Bunun için tedbirler birey daha çalışırken alınmalı, emekli olduğunda bir kenara atılmamalıdır.

Devlet çalışanların sosyal hakları için toplanan kaynakları borç ve yamaları

kapatmakta kullanmayacak, ekonomiyi geliştirici kaynaklarda değerlendirerek, emeklilerin maaşlarının devlete yük olmasının önüne geçecektir. Sigorta kurumlarının biriken varlıklarının yönetimi özerkleştirilecek ve devletle ilişkileri için yasal düzenlemeler çıkarılacaktır.

Bu konuda gelişmiş ülkelerdeki modeller de incelenerek, çalışanların haklarından yapılan kesintilerin ekonomiye katkı yapacak hale getirilecektir.

Ekonomide gerçekleştireceğimiz değişikliklerle kaynak ve kapasite kullanımının önünü açacağız, sanayi ve teknolojiyi tabana kadar yayacağız. Bunun için küçük sanayi işletmelerinin biriktiği bölgelerde küçük işletme ve sanayicileri bir araya getirip dünyanın her yerine endüstri ürünleri üreticisi, yan sanayi üreticileri haline getireceğiz. Bu yolla halkın varlığı ile yatırım yaptığı küçük işletmeler birleşip başarı öyküleri yazan örneklere dönüşecekler.

Bu alanda adım atan, bir araya gelen, kooperatifleşen veya şirketleşen girişimcilere ülkemizin farklı yerlerinde oluşturulacak AR GE merkezlerinden bilgi ve pazarlama, ekipman desteği vereceğiz. AR GE merkezleri aynı zamanda dünyanın endüstri alanındaki veri tabanlarını, ihtiyaç bilgilerini, nitelikleri, talepleri oluşturarak başta KOBİ ler, kooperatifler ve şirketlerle paylaşacaklar.

Bu hedeflere uygun olarak mesleki eğitimde köklü değişikliklere gideceğiz. Mesleki eğitim bilişim ve teknoloji geliştirme tabanlı çözümlerin öne çıktığı eğitim modelleri ile endüstriye yetişmiş insan kaynağı ve teknikerler sağlayacak. Üniversiteleri de sanayi ile daha sıkı işbirliği yapan kurumlar haline getireceğiz. Açılan bölümlerin gerçekten ihtiyaca uygun müfredat ve programlarda olup olmaması denetlenecek.

Ekonominin büyük işletmelere ve tekellere dayanmasının getirdiği pahalılık, kalite noksanlığı ve rekabetin engellenmesi gibi sonuçları yapılacak yasal düzenlemeler ile engelleyeceğiz. Üretimin halka ulaşmasında kullanılan zincirlerin azaltılarak aracıların payları ile artan fiyatlara bir miktar da olsa engel getirebileceğiz.

Üretimi tabana yayacak, küçük aile işletmeleri, mikro yatırımlar, çözümlerle de destekleyerek tabanın ekonomiye katılımını geliştireceğiz. Üretim her safhada bilişim teknolojileri ile paralel olarak gelişerek, ülkenin bir yerindeki üründen dünyanın en uzak noktasını da haberdar olmasını sağlayacak bir mekanizma kurulmasının önünü açacağız. Endüstri 4.0 dan 5.0 a geçtiği günümüzde hızla bu devrimin parçası olacak iradeyi göstereceğiz.

Faiz rant politikalarının üretime dayanmayan bir ekonomide bitirmenin imkansızlığını halka anlatacağız.Katma değeri yüksek ürünler ve dünyaya pazarlanmasından doğacak iyileştirmeler için 10 yıllık bir plan hazırlayarak ekonomide rant ve faiz politikalarının etkisini azaltmayı amaçlayacağız.

Dar gelirli gelirden aldığı payı artırdıkça bunu doğrudan ekonomiye yeniden

aktaracağı için ekonomide kalıcı iyileştirmeler sağlanabilir. Satış ve pazarlamanın ana unsuru olan internet üzerinden satışın destekleneceği, ürünlerimizi dünyaya açacak modeller üzerinde destekler geliştireceğiz.

Sanayide üretilen ürünlerin dış pazarlara, gelişmekte olan pazarlara ulaştırılmasında özel çözümler üreteceğiz, taleplerin de sanayiye aktarılmasına devletin aracılık yapacağı, denetleyebileceği modeller geliştireceğiz.

Sanayiyi ağır sanayi vb iddiasının yerine bilişim, kod ve program üretimi, bilişim

vadileri, film ve endüstrileri gibi alanlara kaydıracağız. Sanayinin yeşile, doğaya olan zararlarının önüne geçecek tedbirleri uygulayıp, verimli tarım alanlarında asla sanayi yatırımlarına izin vermeyeceğiz.

Ülkemizin verimsiz toprakları olan bölgelerinde sanayi ve diğer yatırımların gelişmesi için her tür teşviki devreye sokacağız. Amaç ekonomik olarak ta tam bağımsız ve gelişmiş bir Türkiye kurmak.

Bu amaçla

Sermaye piyasasını geliştirici tedbirlerin, serbest piyasa ekonomisinin vatandaşı ranta kurban ederek vahşileşmeden sürdürülmesinin devlet tarafından tedbirlerinin alınması

Önemli bir ekonomik deneyim olan KOBİ modellerinin teşvikinin yanı sıra, alt yapıda kooperatif, birliklerin kurulmasına, destek verilecek. Bunların öncelikle ülkenin ihtiyacı olan tarım makinaları olmak üzere endüstri için üretimler yapması sağlanacaktır.

Esnaf ve Sanatkarlar



Esnaf kuruluşları merkezileştirilecek, varlıkları ekonomiye katkı sunacak şekilde gelişmeye açık yatırımlarda değerlenecek. Esnaf kuruluşları görevleri olan alanlar için harcamalarını, ortak birlik hesaplarından çekebilecekler ancak. Esnaf kuruluşlarının ARGE yatırımlarını destekleyecek bir modele dönüşmeleri sağlanacaktır.

Esnaftan kesilen paylarla büyüyüp esnafa yabancılaşan esnaf kuruluşlarının dükalığına son verilecek düzenlemeler yapılacak.

Esnaf kuruluşları esnaf adına AR GE ve teknoloji geliştirme merkezleri oluşturması, eğitim ve diğer faaliyetleri uygulaması zorunlu hale getirilecektir.

Esnaf devletin katkı ve düzenlemelerinden faydalanarak büyük işletmeler oluşturma, rekabete girerek ekonomiye katkı verme şansı yakalayacaktır.

Esnafın belini büken her adımda vergi ödemek gibi sorunları bir çerçevede ele

alınacak, yıl içinde yaptığı geliştirici harcamalar, tanıtım, reklam faaliyetleri, ailesi için yaptığı temel harcamaları gelir vergisinden düşebilecektir.

Devlet ihale ve alımlarında esnaf birliklerinin oluşturduğu girişimlere öncelik tanıyacaktır.

Esnaf bulunduğu alanlarda tekellere ezdirilmeyecek, mahallelerde küçük işletmelerin varlığı, yaşaması teşvik edilecek, AVM yapımlarına kısıtlama getirilecektir.

Türkiye Sanayi Merkezi



Sanayinin kaynaklarını, kapsitesini tek elden yönetecek, veri akışlarını sağlayıp, ihtiyaç olan kurumlara yönlendirmek üzere kaynaklar oluşturacaktır. Görevi sanayi kuruluşları ile hükümet arasında koordinasyon oluşturacak,kısa, orta ve uzun vadede planlar, hedefler oluştulmasını sağlayacaktır. Bu yolla sanayi kuruluşlarının tam kapasite çalışması, denetlenmesi, geleceğe kalacak teknolojik yatırımlarının

yapılmasının, yönetimlerinin profesyonelleşmesinin desteğini de bu merkez yönetecektir.

Sanayiye insan kaynağı aktarılması, yetişmiş insan gücü için projeler, eğitimler,

kurslar oluşturulmasını sağlayarak üniversitelerle sanayi arasında bir köprünün de oluşmasını sağlayacaktır.

Ekonomi gerçek sanayileşme sürecini yaşayacak, sanayinin evrildiği alanlar önceden incelenerek, özellikle Anadolu’da bilgiye, bilişime dayalı vadiler, merkezler oluşturulacaktır. Yüksek teknolojilerle üretilen ve dışarıya bağımlılıktan kurtaracak çözümler için devlet koordine edici rol üstlenecektir.

Sosyal Fabrikalar



Sanayi yatrımlarında insan gücü önemli bir yer tutmaktadır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki sosyal fabrikalar, çalışanlara aynı zamanda bir yuva olarak ta imkanlar sunuyordu. Fabrikaların çalışma koşulları, işçi hakları ve sosyal yaşam düzenlemelerinde en az sendikalar kadar sosyal devlet de sorumlu ve görevli

olacaktır.

Kayıt dışı insan çalıştırmanın önüne geçecek tüm tedbirler alınacak, çalışanların sigortalanması teşvik edilecektir.

Sanayinin insanlar, çevre ve doğal yaşam için tehlike oluşturmasının önüne mutlaka geçilecek, bu konuda görevli kuruluşların etkin denetimini ilgili kuruluşlar arası koordinasyonla sağlanacaktır.

Ekonomi serbest girişimciliği esas olarak kabul etmekle birlikte, devleti de zorunlu olan alanlarda, sektörlerde yatırım yapıp işletmesinin önünü açacak modeller de geliştirebilecektir. Devlet örnek işletmeler için özel kurumlardan destek alabilecektir.

İşçi ve sendikalar



İşçiler işe girdikleri andan itibaren merkezi bir kayıtla sendikalı hale gelecek, bu kayıt işçinin istediği sendikaya üye olmasını sağlayacaktır. Sendikaların kestikleri aidat vb de merkezi bir yapıda toplanarak, ekonomiye katkı sağlayacak şekilde değerlendirilecektir.

Sendikalı işçiler emekli olurken bu hesaplarda birikmiş paylarını da alabileceklerdir.

İşçilerin merkezde biriken varlıklarının ancak idari işlerde kullanılacak şekilde oranlanarak sendikaların hesaplarına yatırılacaktır. Bu yolla sendikalar işçilerin emeklerinden rant elde edilen yapılar olmaktan çıkacaktır.

Sonuç:

Gelişim ve Demokrasi Partisi, Türkiye’yi mutlu, sıhhatli bireyleri, sosyal yönden doymuş toplulukları ile varlıklı kılabilecek girişimlerin sahibi olacaktır.Cumhuriyetin

kuruluşunda kazanıp sonradan kaybettiğimiz ekonomik bağımsızlığı yeniden kazanıp, cumhuriyeti sağlam ekonomik temellere oturtmak ana hedeftir.

Modern Halkçı Eğitim Düzeni



Dünyadaki değişime ayak uyduracak kuşakları yetiştirecek bir eğitim sistemi büyük önem taşımaktadır. Nüfusun büyük oranını oluşturan gençlerin işsizlik başta olmak üzere sorunlarla boğuştuğu bilinen bir gerçektir.

Gençler bu sorunlarını kendi platformlarında pek çok kez dile getirmişler, çoğunlukla çözümler yerine baskılarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu anlamda eğitim ve sistemi en büyük sorunların başında gelmektedir.

Gençleri eğitimlerinin başında ülkemize katkı verecekleri pek çok alana

yönlendirmek mümkündür. Anaokulundan başlayan eğitimin sürekli ve kesintisiz

olarak yetişkinlikte de çalıştığı alanlarda eğitilmesi bir toplum için hayati önemdedir.

Devlette kalite ve nitelikli insan gücünün, liyakatin bu yolla artırılabileceği

mümkünken bu yollar geçmiş hükümetlerce hiç kullanılmamıştır. Memurun bile kendi adamı olması üzerine kurulu iktidarlar için eğitim tehlikeli bir şey olarak görülmektedir.

Gelişmiş ekonomilerin en büyük ihtiyacı olan yetişmiş insan gücü ancak programa, sisteme dayalı eğitimle elde edilebilir. Eğitimin aynı zamanda herkes için eşit haklar temelinde ulaşılabilir olmasının da toplumda adalet duygusunun oluşmasına katkısı büyüktür.

Eğitim her seviyede parasız ve eşit kalite ve nitelikte olacaktır. Eğitim,

anaokulundan oyunla başlayıp, giderek bilimsel bir eğitim çizgisini izleyerek, mesleki eğitime veya üniversitelere doğru uzanan bir hat izleyecektir.

Eğitim birliğinin sağlanması için temel eğitimin en az 8 yıllık ve bütünsel olmasının önemi büyüktür. Özellikle kırsal alanlarda kız çocuklarının da devletin özel

girişimleri, sosyal destekleri ile eğitime alınmalarının önemi büyüktür.

Köylerde eğitimin her yere ulaşmasına engel olan okul kapatma, öğretmen

atanmaması gibi hallerden eğitimin aksamasına izin verilmeyecektir. Köylerde

kapatılan okullar sadece eğitimi kısıtlamamakta, orada yaşanan sosyal hayattan

öğretmeni çekip almaktadır. Bir köyde öğretmenin bulunmasının, okul olmasının ve bunun kütüphaneler, el becerilerini geliştiren kurslarla desteklenmesinin önemi büyüktür.

Kırsal alanlardan başlamak üzere okul modelleri üzerinde yapılacak çalışmalarla, eğitimin doğasına uygun mimari, sınıflar, atölyeler, kütüphane, bilişim odası ve sosyal faaliyetlerin de gerçekleştirileceği alanlar içeren okul modülleri geliştirilecektir. Bölgede yaşayanların da bu faaliyetlerde yer alması kültürel birliği, gelişimi destekleyecek, diğer ekonomik faaliyetlerin de gelişmesiyle birlikte

köylerdeki aydınlanma tüm ülkeyi aydınlatacaktır.

Kırsal alanlarda eğitimin kalitesi ve niteliğinin düşürülmemesi için öğretmen

atamalarında özenli olunacak, bu bir milli dava olarak görülecektir. Kırsal alanlarda eğitim faaliyetlerine katılacak öğretmenler çok yönlü olarak donanımlarını geliştirebilecekleri kısa ve uzun süreli eğitimlerden geçecekler ve kendilerinin de becerilerinin gelişmesi sağlanacaktır.

Köyler ve bölgeler arasında eğitimlerini sürdüren öğrenciler ve öğretmenler kaynaştırılmak üzere belirlenen ortak alanlarda kamp, faaliyet, etkinliklerde buluşturulacaktır. Bölgeler arsı öğrenci değişim programları desteklenecek, eğitimin her bölgede eşit kalite ve nitelikte olması sağlanacaktır.

Öğretim birliğinin zedelenmesi önlenecek, mesleki okullar, özellikle de İmam Hatipler eksik kaldıkları dersler konusunda desteklenecek ve eğitim kaliteleri yükselecektir. Okullar, nitelikleri itibariyle isimsel rekabete izin vermeyecek, eşitliği zedeleyecek program ve müfredatta olmaları önlenecektir. Eğitim yurdun her yerinde eşitliği bozmayacak bir program ve müfredatla sürdürülecektir.

Özel eğitim, dezavantajlı grupların eğitimleri de belirlenen plan doğrultusunda sağlanacak, devletin tüm imkanları bu alanlara aktarılacaktır. Engelli vatandaşlarımızın, mümkün olduğu her durumda, onları düşünerek hazırlanmış mimari ile diğer arkadaşları ile birlikte eğitim görmeleri esası sağlanacaktır.

Özel Yatırım okulları, devletin imkanları ölçüsünde desteklenmesi sürdürülecek, eğitim programları ve müfredatlarının eşitliği bozacak modelde olmasına izin verilmeyecektir. Okulların beş yıldızlı otel şatafatında inşasına eşitliği bozması gerekçesiyle izin verilmeyecek, belirlenen mimarinin dışına çıkılmaması

sağlanacaktır.

Hangi okulda okursa okusun çocuklarımız bu ülkenin eşit vatandaşları olarak görüldüklerini hissedecek şekilde kucaklanacak, eğitim programı toplumsal yada sınıfsal ayrıştırmanın başlangıcı olmayacaktır.

Özel üniversitelerin açılmasına kısıtlama getirilecek, bölümlerinin açılması, ihtiyaç doğrultusunda izin verilecektir. Kafasına esenin, bina sağlayan herkesin üniversite açmasının önüne geçilerek eğitimde nitelik ve kalitenin zarar görmesinin önüne geçilecektir.

Özel okullar, para ile diploma alınan merkezler olmaktan çıkarılarak müfredat ve eğitim kaliteleri sürekli takip edilecek, eğitimde ortalamaların düşmesine izin verilmeyecektir.

YÖK, Üniversiteler için bir yasak makamı olmaktan çıkarılarak, eğitimin kalite ve niteliğinin geliştirilmesinin hedeflendiği AR GE merkezin dönüştürülecektir.

Üniversiteleri, öğrenciler, öğretimin tüm kadroları dahil birlikte yönetecekleri özerk yönetim modeli geliştirilecektir. Gelecekte ülke yönetecek gençlerimize,

eğitimlerinin her safhasında yönetime katılmaları, bunu deneyimlemeleri sağlanacaktır.

Öğrencilere tatil dönemlerinde toplumsal katılım sağlayabilecekleri projelerde yer alma, çalışma imkanları yaratılacaktır. Bu yolla kırsal alanların eksikleri topluluk çalışmaları ile tamamlanacak, toplumsal kaynaşmanın önü açılacaktır.

Okul binaları bulundukları bölgelerdeki yetişkin ihtiyaçlarına bağlı olarak kurslar, eğitimler açacak ve toplumsal katılım ve sürekli eğitimle aileler de gelişim programının parçası haline getirilecektir.,

Kooperatifçilik, imece vb geleneksel konularda eğitimler açılarak bölgelerin

özelliklerine göre vatandaşların bir araya gelmesini sağlayıcı, özendirici eğitimler, kurslar, çalışmalar düzenlenecektir. Kurumların açtığı kurslar hobiyi destekledikleri gibi iş geliştirme, organizasyon oluşturma vb hedefleyeceklerdir.

Öğretmenler dar veya orta gelirli, zor geçinen meslek grubundan çıkarılacak, maaş artışları vekil maaş artışlarına endekslenecektir. Toplumun en saygın mesleği haline gelmesinin önü açılacaktır.

Sonuç

Eğitim alanında konulan hedeflerle eğitimde toplumsal birliği, yaygınlığı ve

sürekliliği sağlayıcı çözümler üretilecektir. Eğitimle ülke ihtiyaçları arasında bağlar kurularak, eğitim geleceğe yönelik bir modele dönüştürülecektir. Okullar, özgür düşünebilen, insana en üstün değeri veren, insanların yaratıcı yönlerini açığa

çıkaran ve sınırlayıcı engelleri kaldıran bir model haline gelecektir.

Sanat Kültür



Sanat toplumların en önemli dışa açılımlarını sağlayan kanallardır. Modern toplumlar sanatla, kültürle başka ülkelerin önüne çıkmakta, sanat ve kültürü gelişmiş toplumlar başka alanlarda da başarılı olmaktadır.

Sanatta öncelikle devletin sanat üzerinde baskı kurabileceği bütün yasa, yönetmelik ve düzenlemeler iptal edilecektir. Sanat özgür bir temelde, korkusuzca geliştirilecek, ifade, yayın özgür olacaktır.

Yaşam merkezlerinde spor salonları kadar sanat ve kültür merkezleri de

yapılacaktır. Bu merkezler sadece sanatın seyredildiği değil, yapıldığı, öğrenildiği

yerler haline gelecektir. Okullarla ve eğitimle sıkı bağları olacak ve öğrenciler sanat ve kültür faaliyetleri için bu merkezleri kullanabilecektir.

Bölgelerin tarihi özelliklerine uygun kent müzeleri, açık hava müzeleri, tarihi gören yerleri açılacak ve tarih aslına uygun biçimde mutlaka korunacaktır. Tarihi dokuyu, kültürü ve sanatı bozmanın ağır yaptırımları olacaktır.

Güzel sanatlar üzerindeki öğrenme, eğitim ve geliştirmeyi yavaşlatan her tür sansür kaldırılacaktır. Devlet bu alanlarda bekçilik yapar durumdan çıkarılacaktır.

Sinemanın bir endüstri haline gelmesi desteklenecek, bu konuda gerekli kolaylıklar başta sinema olmak üzere bütün dallarda sağlanacaktır.

İstanbul dünya sanat başkenti olarak sunulacak ve dünyaya açılan penceremiz

haline gelecektir. Sanata kalıcı kaynaklar aktarılacak ve yerleşim birimlerinin sanat ve kültür birimleri toplumun en seçkin zeminleri haline gelecektir.

Spor



Spor beden sağlığı açısından özendirilmeye devam edecek, anaokulundan itibaren sporu sevdirici, oyunla başlayan eğitim ileriki yıllara bireysel ve takım sporlarını geliştirici şekilde amatör sporlar desteklenecektir.

Spor işletmelerinin, kooperatiflerin bölge bölge yayılması ile spor müsabakaları yaygınlaşacak, yerel endüstrilere, gelişmelere katkıda bulunacaktır.

Dış Politika ve Savunma



Gelişim ve Demokrasi Partisinin dış politikası,dünyanın gelişimini izlerken, bütün ülkelerle eşit ve karşılıklılık yaklaşımı ile barışçıl ilişkileri savunmaktır.

Ülkelerin iç işlerine karışmaktan, bu konuda müdahil olmaktan kaçınmak temel politika olarak belirlenmiştir. Komşularla dostça ilişkiler ve ticaret en önemli amacımızdır.

Var olan sorunları da karşılıklı görüşmeler, anlayış ve işbirliği çerçevesinde

çözülmesi hedeflenmektedir. Bölgesel sorunlarda öncelik komşuların toprak ve rejim bütünlüğünün korunması, dışarıdan yapılacak her tür müdahaleye karşı çıkılmasıdır.

Daha önceden gerçekleşmiş bütün anlaşmalara uymak, günümüz koşullarında

yükümlülükleri yerine getirmek ama bağımsızlığımız konusundaki hassasiyetimize de özen göstermek amacımızdır.

Savunma sanayimizde, yıllardır yürütülen projeleri sürdürmek, askeri teknoloji

alanlarında kendimize yeter, teknoloji üretir hale gelmek bizim de hedefimizdir. Bu konuyu memleket meselesi olarak alıyoruz, geçmiş iktidarların gerçekleştirdiği tüm atılımları ve çabalar için teşekkür ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Dış politikamız güçlü bir ekonomiye dayandıkça, bağımsızlığımızın anlam

kazanacağını. bölgemizde saygı duyulan bir ülke olarak sözümüz geçeceğini biliyoruz. Her yönden güçlü Türkiye en önemli hedefimizdir.

Ordumuzu modernleştirecek, teknolojisi yüksek ordu haline getirecek girişimler ana politikamızdır. Ordumuzu kaynaklarını yüksek asker sayısına ve lojistiğine ayıran bir ordu olmak yerine ihtiyaçlara hızla cevap verebilen hareket kabiliyeti yüksek bir

orduya dönüştürmeyi gerekli buluyoruz.

Türkiye’nin bölgesindeki sorunlar nedeniyle, başka ülkelere göre bir miktar fazla

asker bulundurma zorunluluğu da olsa, asker sayısının en makul sayıya çekilmesi, buradan açığa çıkacak kaynakların, profesyonel çekirdek, eğitim, sosyal devlet gibi alanlara aktarılması temel politikamızdır.

Ordumuzun imkan ve kabiliyetlerinin geliştirilmesinin yanı sıra da askerlik yasa ve yönetmeliklerinin modernleştirilmesi, askere alım konularında modern ülkeler

seviyesine çıkmayı hedefliyoruz. Ana çekirdeğin gönüllü askerlik kadrolarından oluştuğu, teknolojik güçleri kullanan ve yönetenlerin profesyonel yapı halinde organize edildiği bir ordu hedefliyoruz.

Bu çerçevede on yıllardır askere alım politikalarının neticesi oluşan bakaya gençler sorununa da kalıcı çözüm getireceğiz. Bakaya gençler, kısa askerlik eğitimlerinin ardından normal yaşama devam edebilecekleri bir bedelli modelini devreye

sokacağız.

Bedelliden elde edilecek kaynaklar, sosyal devlete, askere giden yoksul aile

çocuklarının geride bıraktıklarına aile maaşı gibi çözümlerde kullanılacaktır. Askerlik özendirilerek, gönüllü olarak seve seve gidilen bir görev haline getirilecektir. Bu çerçevede askerlik süresi en alt limiti en uygun süreye çekilecektir.

Bütün bu hedefler savunmamızı, ordumuzu zayıflatmak amacı taşımamakta, tersine güçlü ve modern bir ordunun savaş teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak uyum sağlamasını amaçlamaktadır.

Doğuda Halkçı Düzen



Kalkınma, refah ve adaletin ülkemizin her bölgesine yayılması ile Kürt sorununu çözebilecek tek parti, bu sorundan beslenmeyen Gelişim ve Demokrasi Partisidir. Doğuda eksik olan şey bölgede bu eksiklikten kaynaklanan sorunlardan beslenen terör ve feodal bir yapı oluşturmuş halkın huzurunu kaçıran modele dönüşmüştür.

Devlete güvenmenin neredeyse imkansız ve suç sayıldığı bir bölgede demokrasi yeşermesi  bölgenin ayağa kalkması son derece zordur. Bu makus talih devletin

askeri değil tüm varlığıyla bölgede kendisini göstermesi ile tersine çevrilebilir.

Silahla, güçle, yasakla çözülemeyecek bu sorunun çözüm zemini parlamentodur, dışarıda bu sorunu çözmek imkansızdır. Parlamento, tüm partilerin bu sorunla ilgili oluşturacağı komisyon ve çalışmalar mutlaka halka da açık ve samimi bilgiler

vererek yapılmalıdır.

Her şeyden önce bölgenin her konuda avantaj ve dezavantaj envanteri çıkarılmalı, bunların bölgede yaşamı güçleştiren şeylerine karşı tedbirler alınmalı, avantajları da yaşamı güzelleştirecek, varlığı tabana yayacak şekilde çözümlere dönüştürülmelidir.

Özellikle doğal kaynaklar, tarih turizmin ana kaynağı haline getirilerek bölgede

yaşayan herkesin de katılımı ile daha iyi hale getirilmenin, ticareti artırmanın yolları aranmalıdır. Baskılardan bunalıp dağa çıkmış, devlete baş kaldırmış veya kandırılmış insanların yaptıklarından geri adım atacakları cazibe merkezleri oluşturulmalıdır.

Bölücülüğün beslendiği tek kaynak, adaletsizlik ve ekonomik düzenin feodal yapı lehine işlemesidir. Bu da ayrımcılık ve terörden beslenen iç ve dış odaklara

planlarını gerçekleştirmek için imkan tanımaktadır. Dil, kültür farklılıkları bir sorun değil, bölgede canlandırmayı, gelişimi ilerletecek avantajlardır. Farklılıkların

ifadesine, gelişmesine karşı ceberrut devlet yerine, destekleyici geliştirici, zemin sağlayıcı, kucaklayıcı bir devlet sorunu da çözmeye katkıda bulunacaktır.

Kürt sorunu aynı zamanda demokratikleşme gerektirir. Bu konuda her adımda demokratikleşme sağlayarak halkın zaten olumlu olan devlete bakış açısı, birlikte yaşama iradesi geliştirilebilir. Demokratikleşme sadece doğuda değil bütün bölgelerde halkın katılımcılığını, refah artıracak, devletin sorunu çözerken daha

esnek davranmasının yolunu açacaktır.

Doğuda bölgenin coğrafyasına uygun yeni yatırım ve toplumsal yaşam modelleri gerçekleştirilecektir. Toprak envanteri çıkarılarak, örnek tarım, hayvancılık modelleri kurularak, tarım ve hayvancılıkta hem ülkemizin, hem de dünyanın bu konuda

kaynağı olabilecek potansiyel taşımaktadır.

Yeni dönemin en önemli hedeflerinden olan ekonomik atılımlar, özellikle ileri teknolojik endüstri ve yazılım alanında gerçekleştirilecek hamleler ile doğuda halka iş ve aş sağlayacak yatırım modelleri geliştirilecektir. Bölgede yaygın bir biçimde

kooperatifleşme temelinde birlikler sağlanmasına devlet öncülük edecektir. Büyük ve modern çiftlikler, tarımı geliştirici planlı yatırımlar, eğitimin, sanat ve kültürün bölgede devlet ve halk eliyle yaygınlaşması bölgede kalkınma ve refahın artmasına yol açacaktır. Bütün bu gelişmeler şehir, şehir, ilçe ilçe, köy köy halka anlatılarak, onun da katılımı ile gerçekleşene kadar üzerinde çalışılacaktır.

Bölgenin Ortadoğu’ya açılan kapı olması sebebiyle, bu avantajı kullanılarak, sınır ticareti ve pazarlama imkanları geliştirilecektir. Bölgede hiç bir devlet ile sorun bırakılmayacak şekilde barışın sağlanması, ilişkilerin gelişmesi ekonomik anlamda geliştirici olacaktır.

Bölgede yaşamın kaynağı olan enerji yatırımları, yenilenebilir enerji çalışmaları ile köyler ve yerleşim birimlerinin kendi enerjilerini sağlamalarına, bunu dağıtım

kaynaklarına vererek yaşamlarını daha iyileştirecek kazançlar elde etmelerinin önü açılabilecektir. Bu sadece doğuda değil ülkenin her yanında gerçekleşmesi gereken çözümlerden birisidir.

Bölgenin taşında, toprağında, güneşinde havasında halkın yararına olabilecek her türlü değer ve kaynaklar halkın da yararlanacağı bir modelle dönüştürülerek refahı geliştirici şekilde kullanılacaktır. Yapılacak bu girişimlerle köylere korucu değil teknik eleman, öğretmen, ziraat mühendisi, yazılımcı ve diğer ihtiyaç olan insan kaynakları akacak, kaynaşma varlık temelinde gerçekleşecektir.

Tütüncülük gibi çok özel ürünlerin yetiştiği bu bölge bu yönüyle de teşvik edilerek bölgenin yıldızı olarak parlaması sağlanacaktır. Elverişli bölgelerde meyve

sebzeciliğin de geliştirilmesi, bölgenin kendine yetecek şekilde kendi sebze ve

meyvesini yetiştirmesi teşvik edilecek, geniş topraklar bu açıdan bir envantere tabi tutulacaktır.

Devlet yönetimi sadece askeri tedbirlerle değil, bölgenin ihtiyacı olan tüm kamu hizmetleri sağlanarak, vatandaşın kendisinin çözümlerin içinde olduğu model geliştirilecektir. Bölgede hizmetlerin yaygınlaşması, yatırımların artması, cazibe

merkezi olmasının öne çıkmasıyla mutlu insanların oluşturacağı birlikte farklılıkların, dilin, kültürün gelişmesi ayrımcılık değil aydınlanmanın yolunu açacaktır.

Sonuç

Sorunların hızla çözülebilmesi için karşılıklı güvenin tesisi şarttır, bu da devletin bütün birimleri ile bölgede yaşayanları karşılıklı iletişim ve diyaloglarının daimi kurulacak zeminlerle sağlanacağı bir model sorunun çözümüne katkıda

bulunacaktır.

Jandarmayla, komandoyla, gelişmiş silah teknikleri, mayınla değil, okulla,

fabrikayla, yolla, suyla, ışık ve enerjiyle, kredi ve kooperatiflerle, çiftçilik, yazılım endüstrileri, turizmle ve bütün bunlara çatı olacak adalet ve hukukun

uygulanmasıyla sorunlar çözülecektir.

Türkiye’nin doğusu batısı sadece coğrafi bilgilerde kalacak, gelişmiş, refaha ulaşmış bir ülkede bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi ile her bölge aynı özen ve çabayla bölgede ve dünyada gelişmenin örneği ve yıldızı olacaktır.

Amacımız gün dönümleri değil çağ dönümlerine yol açmaktır.

Çevre ve Doğal Kaynaklar



Ülkemizin hazinesi olan doğal kaynaklar ve çevre her şeyin üzerindedir. Başta

ormanlarımız olmak üzere sadece halkın yararına ve çevreye zarar vermeden, özenli bir kullanıma sunulacaktır. Doğal kaynaklar öncelikle halkındır, ülkenin her yanında bu kaynaklardan elde edilecek gelirlere bölgede yaşayanlara kurulacak kooperatifler aracılığı ile kaynak paylaşımı sağlanacaktır.

Ormanlarımızı yok edecek hiç bir girişime, HES veya enerji, maden yatırımlarına izin verilmeyecektir. Ormanların ranta kurban edilmesinin önüne mutlaka geçilecektir.

Doğal kaynaklar ve orman rejimi adı altında, bunlara zarar verenlere ağır cezalar veren ve dönüşümlerini engelleyen yasal düzenlemeler yapılacaktır.

Doğal zenginlikler ve çevre bize miras olduğu kadar, geleceğe bırakmamız gereken değerlerdir ayn zamanda. Yabancıların gelerek doğal kaynaklarımızı sömürmesi,

avantaj sağlaması, çevreyi ve doğayı yok etmesinin önüne kesinlikle geçilecektir.

Doğal kaynaklar ve zenginlikler envanteri çıkarılarak dengeli biçimde

değerlendirilecek, kaynakların adil kullanımı sağlanacaktır. Ülkenin her yerinde çevreye zarar vermeyen, güneş ışığından yararlanacak enerji yatırımları öne

çıkarılacak, enerji, elektrik devletin yama kapattığı, halkı soyduğu bir unsur halinden çıkarılacaktır.

Ülkenin tamamı için su envanteri çıkarılarak, orta ve uzun vade su politikaları belirlenecek, akarsu ve göllerimizin doğal koruma alanlarına dönüştürülmesi sağlanacaktır. Deniz ve göl balıkçılığı yasal düzenlemelerle kalıcı çözümlere

kavuşturularak halkın uzun süre fayda sağlamasının önü açılacaktır.

Üç tarafı denizle çevrili ülkemizde denizden balık ürünleri ve enerji politikalarında yararlanacak şekilde düzenlemeler yapılacaktır. Bütün bölgelerde elde edilecek

ürünlerin depolanma, konserve haline getirilmesi öncelik, bölgede yaşayanları kooperatifleştirerek ekonomik kaynaklara dönüştürülecektir.

Sonuç

Yeraltı kaynaklarımız bizimdir, halkın yararına ve çıkarına kullanılması elzemdir. Çevrenin bulunduğu halinden, doğal yaşamın yok edilmesine uzanan yelpaze, zorla, yasakla değil halkın bilinçlendirilerek, doğal yaşamdan yararlanması sağlanarak yok etmeye değil var etmeye yöneltilecektir.

Enerji politikalarımızı kendimize göre belirleyeceğiz, yabancıları bu alandan

kademeli olarak çıkararak kendi milli politikalarımızla kontrollü olarak yabancı yatırımlardan yararlanma yoluna gideceğiz.

Sanayide yenilenebilir enerji kullanımını öne çıkaracağız, on yıl içinde enerji politikalarımızda bu yönde geliştirme sağlayarak uzun vadede %70 yenilenebilir enerji hedefine doğru adımlar atacağız, düzenlemeler yapacağız. Bu endüstrinin üreticisi, geliştiricisi olarak da dışa yönelik ihracatın da en ön sıralarında yer

alacağız.

Bütün ülkeyi tek bir enerji kurumu ile yöneterek, vatandaşlarımıza en ucuz ve tek bir fiyatla enerji ulaştıracağız. Sanayiye de koşullarını iyileştirerek geliştirici

modelden sunacağız.

Sosyal Konut ve Kent Yaşamı



Her vatandaşımızın yaşamını geçireceği bir konuta sahip olmak için devletin

üstleneceği görevler vardır. Bu ailenin temeli ve geleceği için en önemli varlığıdır. Yapacağımız düzenlemelerle herkese içinde huzurla yaşayabileceği bir ev ve konut sağlanacaktır.

Kentlerin en önemli sorunu kırsal alanda işsizlik arttıkça kente yönelen göçlerdir. Kırsal alanlarda gerçekleşecek düzelmelerle öncelikle köyden kente göçü önlemek ilk hedef olarak ele alınmaktadır.

Emlak ve arsa rantçılığa kurban edildikçe düşük gelir gruplu ailelerin ev sahibi

olmasının hayal olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Devlet tarafından düzenli bir planlama ile, yaratacağı arsalarla, onların alt yapılarını yaparak yoksullara ucuz arsa ve kira öder gibi ev sahibi olma fırsatı verilecektir. Ev edindirmede hiç evi

olmayanlara öncelik sağlanacak, birden çok evi olanların emlak vergileri, kademeli olarak artırılacaktır.

Emlak vergilerinden gelen paylarla yeni ve uzun vadeli vatandaşa verilen sosyal konut alanları oluşturulacaktır. Bu bugünlerde TOKİ nin yaptığı gibi değildir,

çözümleri halkçı değil yandaşlarına rant elde edecek, müteahitlik hizmetleri

yaratmak üzere planlanmıştır. Bu sosyal devletin ruhuna aykırı bir çözümdür. Özellikle tarihi bazı semtleri türlü oyunlarla boşaltarak yerlerine Sulukule örneğinde olduğu gibi villalar yapmak ta sosyal devlete yakışmamaktadır.

Ayrıca kentsel dönüşüm adı altında, gerekli düzenlemeler yapılmadan, devletin

caydırıcı kuralları olmadan mütahitlere teslim edilen vatandaşlarımız bugün büyük

problemler yaşamaktadırlar. Güvensiz ve garantisiz kontratlarla kandırılan halkımız, dönüşüm mağdurları olarak sosyal hayatımızda yer almaktadırlar.

Kentsel dönüşüm sadece binaları dönüştürmek, kat sayılarını artırmak değildir.

Tarihi özelliği olmayan bölgelerde yeni ve insana yakışır bir kentsel planlamaya

ihtiyaç vardır. Bunun için de başta yeşil alanların artırılmasına,sosyal ihtiyaçların da düşünülerek sağlam sözleşmelere ve hedeflere ihtiyaç vardır. Bunu sağlayacak

yaklaşım ve projelerle kentsel dönüşümler modern kent halkını ortaya çıkaracak, sosyal yönden eski komşuluk ilişkilerine de gönderme yapacak düzenlemeler içerecektir.

Kent ve kır yaşamını kendi değerleri içinde ele almayan hiç bir düzenleme halkçı değildir. Ormandan koparılmış parçalarda binalaşmalar, yeterli yeşil alanların

olmadığı, sağlıksız alt yapıların olduğu yerleşim yerleri gelecekte ciddi sorunlarla yüzyüze bırakacaktır bizleri.

Devlete ve belediyelere düşen görev, kolay yoldan prim yapan değil, kısa, orta ve uzun vade hedefleri düşünen çözümler olmalıdır. Şehir içi ulaşımda, partizanlık

yapılarak kendilerine oy verilmeyen bölgelere metro götürülmemesi başta olmak üzere bütün partizan uygulamalar bitirilmelidir.

Kent içi ulaşım, ucuz, hesaplı ve toplu taşımı öne çıkaracak şekilde yeniden düzenlenecektir. Özellikle toplu taşımda 65 yaş üstü vatandaşlarımıza ücretsiz sağlanan şehir içi ulaşım 18 yaş altına da kademeli olarak indirim ve ücretsiz olacaktır.

Yerleşim yerlerine, meydanlar, kent parkları, sosyal alanlar, sanat merkezleri inşa edilecek, halkın kolayca ulaşacağı semt pazarlarında doğal ürünlerin kolayca pazarlanması için kırsal alanlarda kurulan kooperatiflere öncelik sağlanacaktır.

Köylerde üretim yapan vatandaşlarımızın ürünleri planlı şekilde kentlere sunulacaktır.

Köylere yönelik çözümlerde, bölge iklimine uygun, mimari ve malzemelerden

yerleşim yerleri, çiftlikler oluşturulması ve bunların birleştiği yeni yerleşim yerlerini özellikle turizme açmak en önemli hedeftir. Köyden çıkıp kente okumaya gelenler, yeniden köylerine dönebilecekleri cazibe ortamlarında bulunabileceklerdir.

Köylerin sosyal yaşamı, muhtarlık binaları ve köy odaları da günümüz gereklerine uygun olacaktır. Köylerde köy yaşamının örneklerini sunan pansiyon turizmi desteklenecek, köyde yaşayan vatandaşlarımızın ekonomilerine katkı yapacak bireysel ve imece faaliyetleri geliştirilecektir.

Her köyün ve yerleşim biriminin hangi yönden öne çıkarılacağı, dönüştürüleceği kentsel ve kırsal yerleşim planının bir parçası haline getirilecektir. kentten köye dönmek isteyen ailelere özel destek paketleri uygulanacaktır.

Sonuç

Konut, arsa ve kent yaşamında yapacağımız düzenlemelerle Gelişim ve Demokrasi Partisi evde ve kentlerde huzuru sağlayacak, zenginleştirici çözümler geliştirecektir.

Sosyal Güvenlik Düzeni



İzmir İktisat Kongresinin, dünya kamuoyuna, bugün de geçerli, tek bir duyurusu olmuştur. “Uygar başka uluslar kadar uygarız.” Gururumuzdur bu duyuru her zaman..

Gelişim ve Demokrasi Partisi sosyal güvenlik reformunda rant sermayesinin insafına

bırakmayacak düzenlemelere taraftardır. Toplumsal mağdur yaratılmasına karşıdır

Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Sosyal devlet de bunun güvencesidir. Sosyal güvencelerin yerine gelmemesi durumunda devlete ve kurumlarına olan güven sarsılır, toplumsal barış zedelenir.

Bu çerçevede, çocuklar doğumlarından itibaren sosyal güvenlikli bir ortamda bakım ve şevkate muhtaçtır. Ailelerin çocuklarına bakabilmelerinin sosyal devlet tarafından

sağlanması zorunludur. Yatağa aç giren bir çocuk aile kadar sosyal devletin de sorunudur.

Bunun önüne geçecek çözüm muhtarlıklar aracılığı ile bu durumdaki ailelerin temel sağlık, gıda giderlerine destek verecek şekilde “Gönül Bağı” projeleri

gerçekleştirmektir. Toplumda zora düşene ayrımsız el uzatmak toplumsal barışın inşasını ve eski komşuluk geleneklerinin canlanmasını sağlayacaktır.

Mahallelerde gerçekleşecek projelerle “Kadın Üretim Merkezleri”nde kadınlara

evlerinde ve merkezlerinde aile bütçelerine katkı yapacak yollar öğretilecektir. Kadın üretim merkezleri veya benzer çözümlerde çalışan, yer alan kadınlar mahallelerde yoksullukla mücadele ve varlık geliştirme konularında öncülük yapacaklardır.

Mahalleler toplumun en dinamik yapılarıdır. Bu çerçevede sosyal çözümlerde bugüne kadar hep göz ardı edilmeleri, toplumsal dokumuza zarar vermiştir. Özellikle sağlık konusundaki ihtiyaçları çocuklar için devlet tarafından, başta aile hekimlikleri olmak üzere karşılanacaktır. Gelir durumu düşük ailelerden,

emeklilerden sağlıkta katkı payları alınmayacaktır.

Sosyal güvenlik devletin millet üzerinde gerdiği kol kanat anlamına gelmelidir. Bu nedenle çalışanların sosyal güvenliği devletin en çok üzerinde durması gereken

konudur. Yine geliri düşük ailelerde çocukların bireysel emeklilik birikimleri sosyal devlet tarafından karşılanacak, meslek sahibi olma, evlenme durumlarında kişiye bu birikimler aktarılacaktır.

Çalışanların sosyal güvenlik düzeninde devletin en üst düzeyde tedbir alması zorunludur. Aynı zamanda da bu konuda sürekli eğitilmeleri gerekmektedir. Emeklilik yaşları, gün sayıları ekonomik durumun imkanları doğrultusunda kalıcı olarak düzenlenecektir. Geçmişte kazanılmış, bir yasayla kaybedilmiş emeklilik hakları için acilen yasa düzenlemesi gerekmektedir.

Emekli edilmişi başka yerde çalışamayan, maaş almayan ve sağlık için para veren vatandaşlar sosyal devletin utancıdırlar. Bu konuda hem geçmişte hak kazanıp kaybedenler, hem de uygulamada hak kaybına uğrayanların mağduriyetleri giderilmelidir.

Sonuç

Kuracağımız sosyal güvenlik düzeniyle, toplumda dayanışma duygusu

oluşturacağız,toplum aileden başlamak üzere daha sağlam bir yapı ve güvenceye kavuşacaktır. Amacımız geleceğe güvenle bakacak insanların birbirine de güvenle bağlanmalarıdır.

Kadınlar



Kadınlar İçin Adalet Özgür anayasa, demokrasi, cumhuriyetin kurucu değerlerini

koruma, kalkınma ve adil gelir dağılımı için toplumun her seviyesinde düzenlemeler şarttır. Kadının tüm yaşam alanlarında kısıtlılığını kaldıracak yasal düzenlemeler ile, onu bu alanlarda var edecek sosyal düzenlemeler yapılacaktır.

Ev kadınlarının sigortalılık ve sosyal güvenlik sahibi olmaları konusunu hızla çözüme kavuşturacak politika üreteceğiz. Çok düşük ve karşılanabilecek primlerden

başlayarak kadınlarımıza sosyal güvence hakkının tanınmasını sağlayacağız. Bunun öncüsü sosyal devlet yoksul ailelerin kadınına da prim desteği yapacaktır.

Kadını özgürleştirmek, demokrasi, çevre baskısından ve feodal yapı etkisinden kurtarmak için birlikte ortak mücadele vermeliyiz. Yasalarda eksik olan

düzenlemeler tamamlanacaktır. 1934 de kadına oy kullanma hakkının dünyanın pek çok ülkesinden önce verilmesinden sonra bir duraklama dönemine girilmiştir.

Kadınlar yaşamın her alanında onlara sağlanacak eşit temsil haklarıyla yer alacaklardır.

Mikro krediler geliştirilecek, kadın kooperatifleri, el emekleri birliktelikleri

desteklenecektir. Sermayenin tabana yayılmasının en hızlı yolu kadınlar aracılığı ile bunu yapmaktır. O en doğru şekilde kullanacak, taban ve ekonomi bu girişimlerden olumlu yönde etkilenecektir.

Kadının evinden çıkarak sosyal yaşama, iş hayatına katılması desteklenecek, muhtarlıklar ve sivil toplumda, geçici görevlendirmeler, etkinlikleri yönetenler,

“Gönül Bağı” projelerine katılan kadınların sosyal güvenliklerine destek olacaktır Bir kadın ayın belirlenen günlerinde evinden çıkarak sosyal projelerde yer alabilir,

kendisini geliştirebilir.

Kadınlarımızın toplumda karşılaştıkları cinsiyetçiliğe karşı devletin bütün

kademelerinde, partimizde erkeklerle birlikte veya dönüşümlü görev almaları sağlanacaktır. Bu şekilde kadın devrimini, zafere ulaştıracağımıza inanıyoruz. Sorumluluklarımız ortak görevlerimiz de bu çerçevede ortak olmalıdır.

Kadınlara siyasette ve örgütlerde açacağımız alanlarda hep erkeklerin çok

konuştuğu iddiasının tersine sadece onların konuşmalarını sağlayacak şekilde kadınları eğitip siyasete yeni soluk kazandıracağız. Kadınlar daha yeni ve ilginç şeylerden bahsedeceklerdir her zaman. Kadınlara halka hitap etmek eğitimleri

vererek, yeni bir girişimle mahalleleride, yerelde toplumsal sorumluluk almasının önünü açacağız.

Sonuç

Kaybedeceğimiz az, kazanacaklarımız çoktur. Gelişim ve Demokrasi Partisi kadın devrimini, sosyal demokrasi ilkelerle gerçekleştirip halk iktidarının kurulmasını hızlandırabilir. Bu konuda yapılacak her çalışma ülkemize ve partimize uygarlık yolunda önemli avantajlar sağlayacaktır.

Gençlik



Gençler yetişkinlerin yönlendiriciliğine ihtiyaç duyan bağımlı bir kategori değil, kendi değerleri, yaşam anlayışları olan insanlardır.Gelişim ve Demokrasi Partisi gençlerin, siyasette, sanatta, yaşamda kendilerini ifade etmelerine zemin sağlayacaktır. Bu

yolla gelecekte ülkemizi yönetmeye aday gençler kendilerini yetiştirme fırsatı bulacaklardır.

Her şeyden önce gençleri potansiyel suçlu yada işleri heran berbat edeceklermiş gibi düşünmeden onlarla içinde bulunduğumuz tüm sorumlulukları paylaşacağız. Gençler özgürleştikçe kendilerini ifade edecek ve topluma faydalı olacaklardır.

Gençleri kendi değer yargılarımız yönünde tornaya vurmak, tasarımlamak, bir inanç eksenine çekmek gibi uğraşlara girmeyeceğiz, onlar için gerekli olan eğitim,spor,

sanat ve kültürel alanlar ve yaşam alanlarını sağlamak en önemli görevimiz

olacaktır. Gençlik kategorik olarak yaş içerse de toplumda alacağı yer yetişkinlerden daha düşük olarak gösterilmeyecektir.

Gençler inovaktif olmalı, bilim ve fenle eğitimlerini, kimliklerini geliştirmeli. Onların en başarılı siyaseti mesleklerinde yükselmektir. Kendilerini diledikleri alanda

yetiştirmek hakkına, dilediği mesleği seçme hakkına sahip olması için tüm imkanlar sağlanacaktır.

Gençlik toplumun her kesimini kapsayan en dinamik kesimdir. Başta sanayilerde, fabrikalarda çalışanlar olmak üzere tamamı her tür önemi, yardım ve desteği hak etmektedirler. Onları da sürekli eğitim ve sosyal merkezlerde hem hayata

hazırlamak hem de sosyal yönden geliştirmek için devletin tüm imkanları kullanılacaktır.

Lise ve üniversite gençliğinin yanı sıra başta yönetim kademelerimiz, olmak üzere gençliğin çalışan kesimine de el uzatarak onlarla birlikte demokrasiyi kuracağız.

Mesleki eğitimin geliştirilmesini, modernleştirilmesini sağlayacağız.

Gençlere sağlayacağımız sanat ve kültür kartla sanat ve kültür faaliyetlerine katılmalarının önünü açacağız. Gençlerin yoğun olarak bulundukları yaşam

alanlarında spor, sanat kültür merkezleri kurarak onların bu alanlarda da üretime katılmalarını sağlayacağız.

PARTİ PROGRAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLA

YORUMLAR

  • 0 Yorum