Röportaj: Sercan Çetin- Bir şehrin kaderi yalnızca yatırımlarla değil, o şehirde yaşayan insanların inancı, cesareti ve birlikte hareket edebilme kabiliyetiyle belirlenir. Erzurum’da uzun yıllardır konuşulan ama bir türlü ete kemiğe bürünemeyen “yeniden ayağa kalkma” fikri, son dönemde somut adımlarla desteklenmeye başladı. MÜSİAD Erzurum Şubesi tarafından hayata geçirilen Ekonomi Sohbetleri programı, bu dönüşüm arayışının en dikkat çekici örneklerinden biri. Programın mimarı MÜSİAD Erzurum Şube Başkanı Abdülkerim Kavaz ile hem bu sürecin arka planını hem de Erzurum’un geleceğine dair yol haritasını konuştuk.
Ekonomi Sohbetleri fikri nasıl doğdu? Bu ihtiyacı ilk ne zaman hissettiniz?
Aslında bu fikir bir anda ortaya çıkmadı. Uzun süredir şehrin ekonomik, sosyal ve kültürel olarak geriye gittiğini konuşuyoruz. Fakat konuşmalar genellikle şikâyet düzeyinde kalıyordu. Herkesin söyleyecek sözü vardı ama aynı masada, ortak bir hedef için buluşma iradesi eksikti. Biz bu boşluğu gördük. “Neden bu şehir geriye gitti?” sorusunu yüksek sesle sormak ve bu soruya samimi cevaplar aramak istedik. Ekonomi Sohbetleri tam olarak bu arayışın ürünüdür.
Bu toplantıları klasik ekonomi toplantılarından ayıran temel fark nedir?
Biz bir sunum programı yapmadık. Kimsenin kürsüden konuşup diğerlerinin dinlediği bir format istemedik. Aksine herkesin söz aldığı, itiraz edebildiği, eleştirebildiği bir zemin kurmaya çalıştık. Burada unvanlar değil fikirler konuşuyor. Bu yaklaşım, toplantıların samimi ve gerçekçi olmasını sağladı.
İlk toplantının Müceldini Konağı’nda yapılmasının özel bir anlamı var mıydı?
Elbette. Mekânın ruhu da önemliydi. Müceldini Konağı, Erzurum’un hafızasını taşıyan bir yer. Orada konuşulan her söz, ister istemez insanı daha sorumlu kılıyor. Şehrin geçmişini hissederek geleceğini konuşmak istedik. Bu da toplantının ruhuna çok yakıştı.
İlk buluşmada hangi konular öne çıktı?
Göç, üretim eksikliği, ulaşım, sanayi yatırımlarının yetersizliği ve en önemlisi kolektif bilinç kaybı. Erzurum uzun yıllar boyunca kendi potansiyeline yeterince inanmadı. İnsanlar bireysel olarak başarılı oldu ama bu başarılar şehre yeterince yansımadı. Bu dağınıklığı açık yüreklilikle konuştuk.
Katılımcı profilinin geniş olması nasıl bir atmosfer oluşturdu?
Çok besleyici oldu. İş dünyası sahadaki gerçekliği anlattı, akademisyenler verilerle konuştu, sivil toplum temsilcileri toplumun nabzını aktardı. Herkesin aynı fotoğrafın farklı bir karesini gösterdiğini söyleyebilirim. Bu da bize daha net bir tablo sundu.
İkinci toplantının ana teması tarım ve hayvancılıktı. Bu başlık neden önceliklendirildi?
Çünkü Erzurum’un en güçlü olduğu alanlardan biri burası. Coğrafyamız, iklimimiz ve üretim kültürümüz buna çok uygun. Ancak bugüne kadar bu potansiyeli yeterince planlı kullanamadık. Tarım ve hayvancılık, doğru yönetildiğinde Erzurum’un lokomotif sektörlerinden biri olabilir. Bu nedenle ikinci toplantıyı tamamen bu başlığa ayırdık.
Bu toplantıda uzman isimlerin yoğun katılımı dikkat çekti. Bunu özellikle mi planladınız?
Evet. Akademik bilgiyle sahadaki tecrübe bir araya gelmeden sağlıklı sonuç almak mümkün değil. Üniversitelerimiz, kamu kurumlarımız, üretici birlikleri ve iş insanları aynı masadaysa gerçekçi çözümler üretilebilir. Bu dengeyi kurmaya özellikle önem verdik.
Toplantılarda somut öneriler de gündeme geldi mi?
Kesinlikle. Hayvancılıkta ölçek sorunu, kooperatifleşme, mera yönetimi, gençlerin tarımdan uzaklaşması gibi çok somut başlıklar konuşuldu. Amacımız sadece tespit yapmak değil, uygulanabilir öneriler ortaya koymak.
Ekonomi Sohbetleri bundan sonra nasıl devam edecek?
Bu bir başlangıç. Belirli aralıklarla, farklı başlıklarla devam edeceğiz. Sanayi, turizm, eğitim, gençlik ve kültür mutlaka ele alacağımız alanlar arasında. Erzurum’un tüm dinamiklerini kapsayan bir yol haritası oluşturmak istiyoruz.
Bu toplantıların şehirde nasıl bir karşılık bulduğunu düşünüyorsunuz?
İnsanlarda bir umut oluştuğunu görüyorum. “Bir şeyler oluyor” duygusu çok kıymetli. Şehirlerin en büyük problemi umutsuzluktur. Eğer insanlar yaşadıkları yere yeniden inanmaya başlarsa, değişim kaçınılmaz olur.
Son olarak Erzurum için nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?
Kendi potansiyeline inanan, üreten, gençlerini tutabilen ve dışa göç veren değil göç alan bir Erzurum hayal ediyorum. Bunun yolu da ortak akıldan geçiyor. Biz Ekonomi Sohbetleri ile bu ortak aklı harekete geçirmeye çalışıyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: