Haber/ Yorum: Sercan Çetin- Bugün “Son Hamle: Uyanış” oyununu izledim. Son kez sahnelenmesine tanıklık etmek ayrı bir anlam taşıyordu. Şaşırmadım, çünkü Ergün Engin’in hem kaleminden dökülen cümleler hem de sahnedeki oyunculuğu muazzamdı. O, yalnızca bir oyun yazarı değil; yazdığını yaşayan, yaşattıkça düşündüren bir sanatçı…
Oyun, bizi satranç tahtasının başına oturttu ve “düşünmeden hamle yapma” dedi. Hayat gibi… Her adım, bir hesaplaşma. Oyuncuların çok sesli düşünüşü, Asım karakterinin iç yolculuğu ve Mehmet Akif Ersoy’un ona yol göstericiliği büyük bir içsel yüzleşmenin sahneye taşınmış haliydi.
En çok da “müktesebat” kavramının altı çizildi. Bilgi birikimi, yaşanmışlık, deneyim… Geçmişin sınavlarından öğrenilenler, geleceğe bırakılan miras… Bu sahne bize yalnızca bir tiyatro oyunu değil; bir bilinç inşa çağrısı sundu.
Çünkü “Bilinçliyim, öyleyse varım.”
İnsan olmanın özü budur. Geçmiş bir sonuç, gelecek ise bir başlangıçtır. Gerçek eğitim, sadece bilgi vermek değil; bilgiye yönelmeyi, onu aramayı öğretmektir. Aramakla bulunmaz bulanlar arayanlardır..
Öte yandan, Oyuncular sadece rol yapmadı, oyunu yaşadı. Görsellik, ışık, kostüm ve müzik sahnede büyülü bir bütünlük oluşturdu. İzleyici yalnızca izlemekle kalmadı, düşündü ve hissetti.
Bu nedenle başta Ergün Engin olmak üzere yönetmen Emrah Çılgı’ya, sahne arkasında emeği geçen tüm teknik ve sanat ekibine gönülden teşekkür ediyorum. Erzurum’da tiyatronun gücünü yeniden hissettiren bu yapım, uzun süre hafızalarda kalacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: