Genel Bir Değerlendirme

Bir yılı daha bitirirken yeni yılın yeni umutları ve  beklentileri tetiklediği bir süreçte  daha huzurlu ve mutlu bir geleceğin gerceklesebilmesi heyecanıyla genel bir değerlendirme yapabilmenin faydalı olacağını düşündüm. 

Makro açıdan baktığımızda dünyanın içinde bulundugu konjonktür hiç de iç açıcı değil. 

Nüfus artışı
İklim
Eğitim
Sağlık 
Enerji
Gıda
Güvenlik 
Göç
İklim 
Çevre 
Savaşlar 

gibi konularda dünyamız oldukça riskli bir dönemden geçmektedir. 

Ülkemiz küresel nitelik kazanan bütün sorun alanlarında coğrafi kültürel askeri ekonomik  nedenlerden dolayı özel bir risk kusagindadir. 

Yuksek riskli ortama ülkemizin ne kadar dayanıklı olduğu konusunda akademik ve siyasi çevrelerde yapılan tartışmalar devam ededursun başta deprem olmak üzere ülkemizin yaşadığı büyük travmalar geleceğe ilişkin degerlendirmelerimizde daha ihtiyatlı olmaya bizi mecbur bırakmaktadır.

Ülkemizin Sosyal demografik yapısı oldukça bozulmuştur.
Değerlerimiz aşınmıştır.
Toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren problem stoklarımızda ciddi bir büyüme sözkonusudur.
Devlet kurumlarının etkin ve verimli işleyişinde sıkıntılar vardır. 
Belki de hepsinden önemlisi geleceğe güvenle bakabilme bakış açımız zedelenmiştir.

Bütün bu olumsuzluklara karşın başta Türk Dünyası olarak yeni fırsatların ve stratejik kazanımların da farkına varabilmek büyük  önem kazanmış ve vizyoner bakış  açısına duyulan ihtiyacı artırmıştır.

Daha iyi bir ülke ve dünya için öncelikle gözardı etmememiz gereken en önemli husus ruh ve akıl sağlığımızdir. Umut beklenti ancak her yönüyle sağlıklı bir toplumun doğal talepleridir. 

Bireysel ve toplumsal olarak almamız gereken tedbirlerden bazıları şunlar olabilir;

Başta ruh ve akıl sağlığımız olmak üzere sagligimizin korunabilmesi icin icinde bulunulan riskli surecte birbirimize ne kadar destek olabildigimiz çok önemlidir. Günlük yaşamın sorunları ve sıkıntılarının bizde oluşturmuş olduğu toksik etkileri topluma bulaştırmamak için iliskilerimizde daha özenli ve dikkatli davranarak hareket etmek güzel bir davranış olur. Sorunların çözümü yeni sorunlar yaratmadan gerceklesebiliyorsa anlamlıdır.  Bu çerçevede bizi olumsuz etkileyen her türlü medya kanalından uzakta durmak stres yaratan her türlü ortamdan uzakta durmakta yarar vardır. 

STK larin özellikle pandemi deprem gibi kitlesel olarak etkilendiğimiz durumlarda önemi daha da fazla artmıştır. Ülkemizin genç bir nüfusa sahip olması gönüllülük kültürünün önemini daha da artırmıştır.

Sonuç olarak toplum olarak daha fazla dayanışma ve yardımlaşma içinde olmamız zorunludur. Krizler yaşanmadan gerekli hazırlıkları önceden yapmak ve hazirlikli olmak hepimizin en önemli bireysel sorumluluklarimizin başında gelmektedir. 

Unutmayalımki kendini geleceğe hatırlamayan bir toplumun geleceğe ilişkin beklentileri de çok anlamlı olmayacaktır.