Reklam
Oğuzhan Akova

Oğuzhan Akova

[email protected]

KIRILMA ANINI BEKLERKEN

04 Eylül 2020 - 10:50

Ülkemiz bölgemiz ve tüm dünya tersyüz oluşun belirsizlik ve savrulmuşluklarıyla mücadele ederken güvenli zeminlerin arayışı içinde zihinsel psikolojik sosyolojik ve toplumsal travmalar yaşamaktadır. Muhtemelen pandeminin de etkisiyle bu süreç daha şiddetleneceğe benzemektedir. Buna karşı ne tür tedbirlerin alınabileceği hususu medya organlarında tartışılmakla birlikte çok ta yeterli olduğu söylenemez.  Bu yazıda olabildiğince birçok bölgesel ve küresel sorunun eşzamanlı olarak yarattığı etkilerden bahsedeceğiz. 



Yaşamakta olduğumuz sorunları sınıflayarak başlamanın doğru bir yöntem olacağını düşünüyorum. Bazı küresel sorunların aşılması sürecinin insanlığın ihtiyaç duyacağı dayanışma ve yardımlaşma kültürünün diğer  bölgesel sorunları da aşmada bir etki alanı yaratabileceğini değerlendirmekteyim. Pandemi gibi. 



Küresel sorunlar;

Pandemi

İklim 

Açlık

Göç



Bölgesel sorunlar;

Güvenlik 

Terorizm ve savaşlar

Doğu Akdeniz ve enerji



Ülke sorunları;

Terorizm

Ekonomi

Eğitim

Sağlık

Gelir düzeyi ve geçim 

Şiddet



Bütün bu sorunlar sadece ülkemizle de sınırlı kalmayıp az çok bütün ülkelerin farklı düzeylerde yaşadığı sorunlardır. Bu yüzden dünyada yaşanan ülkeler arası siyasi sorunların çözüm süreçlerinin de  ulusların çıkarlarını ortak paydada buluşturabilen bir uygarlık siyasetine evrilmesine duyacağı ihtiyaç açıktır. 





Genel olarak Ülke halklarının mutluluk ve refahı ortak bir amaçtır. Bunu gözetmeyen bir siyaset anlayışı geçmişte ancak soğuk savaş döneminde rastlanabilecek bir durumdu. Ancak günümüzün ihtiyaçları bunu kökten değiştirmiş ve yeni bir dünya düzeninin gerektirdiği yeni kavrayışlar bizleri insanı önceliklendiren bir anlayışı küresel ölçekte de dikkate almaya zorlamıştır. 



Şu anda insanlık olarak varlığımızı hangi düzlemde devam ettirebileceğimiz hususu yeni dünya düzeninin tesisinde dikkate almamız gereken konuların başında gelmektedir. 



Sorunları çözüş biçimimiz zihin modellerimizle yakından ilgilidir. Ezberlerimizin yarattığı sahte güvenlik duygumuz yeni altüst oluşlarla bireyde yeni stres alanlarının oluşumuna da neden olmaktadır. Kendini güvende hissetme duygusunun manüplatif etkilere olan kırılganlığı üzerinde ayrıca durulmalıdır. 



Aile kurumu bir toplumun en temel ve engüçlü olması gereken kurumudur. Bütün sorunların hem kaynağını hem de çözümünü kendi içinde barındırmaktadır. Bu yüzden pandemi İle birlikte ortaya çıkan yeni durumlar başta ekonominin ve eğitimin işleyişini de kapalı alanlara ve ev ortamlarına taşımış bulunmaktadır. Aile ortamı ihtiyaç duyduğumuz güvenlik ihtiyacımızı da giderecek bir özelliğe sahiptir. Farklı kültürlerin aile kurumuna verdiği önem de değişkenlik göstermektedir. Buna göre ihtiyacını hissettiğimiz yeni dünya düzeni aile kurumunu da dikkate alacak şekilde yeniden kurgulanmalıdır. Aile kurumuna geleneksel kimliği yanında yeni yeteneklerin kazandırılması da zorunludur. Bilim insanlarının tartışması gereken bir konu olmakla birlikte aslında herkesi disiplinlerarası bir zeminde buluşturmaktadır. Ailenin yeni ekonlomik örgütlenme biçimi içindeki yerinin yeniden tanımlanması ve kendi kendine yeterli bir yapıya kavuşmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. 



Şu anda başta pandemi olmak üzere toplumsal korku ortamının yarattığı travmatik sorunlarla başetmeye çalışmaktayız. Birçok ülke sorunu yanında bir de insanları birbirinden koparan fiziksel sosyal mesafe kuralı gereği sosyal etkileşimlerden uzakta kalışımız sözkonusu.



Ezberlerimizin yarattığı yaşam biçiminden yeni dünya düzeninin gerektirdiği düzene geçişin çok yönlü ve köklü etkilerinin olacağı kesin. Normali beklerken normalden uzaklaştığımızın bilincinde olarak küresel kırılma anına hazır olmalıyız. Bu anın kaçınılmaz bir şekilde sürekli bizi işin içine çektiğini bilerek küresel yeni düzenin gereklerini yapacak şekilde bütün ulusları en az pandemi kadar siyasetten ekonomiye ticaretten günlük sosyal toplumsal yaşama kadar kırılma süreçleriyle meşgul edeceğini bilmeliyiz. Belki de bütün ulusların yüzleşeceği bu ortak sorun ulusların ikili ve bölgesel sorunlarını aşabilmede yeni bir fırsat ve ortak payda tesisine katkı sağlayacaktır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum